Yepyeni Normal
Orijinal yazı: https://off-guardian.org/2020/04/15/brave-new-normal/
Popülizme Karşı Savaş nihayet bitti. Tahmin edin bakalım savaşı kim kazandı?
Bir ipucu vereyim. Ruslar değil, beyaz üstünlükçüler değil, sarı yelekliler veya Jeremy Corbyn’in Nazi Ölüm Kültü veya kadın düşmanı Bernie Bro’lar veya MAGA şapkalı teröristler veya küresel kapitalizmin son dört yıldır savaşmakta olduğu, gerçek veya uydurma diğer “popülist güçler” de değil.
Ne? Küresel kapitalizmin “Popülizme Kaşı Savaş”ından bihaber miydiniz? Sorun değil, çoğu kişinin haberi yoktu. Resmen ilan edilmiş falan değildi zaten. 2016 yazında başladı, tam da “Teröre Karşı Savaş” biterken, Teröre Karşı Savaş’ın devam filmi olarak, veya bir çeşitlemesi, veya ardılı veya..her neyse, artık önemi yok, çünkü şu anda “Ölüme Karşı Savaş” halindeyiz, veya “Soğuk Algınlığı Benzeri Semptomlara Karşı Savaş” da diyebiliriz yaşınız ve genel sağlık durumunuza göre.
Evet millet, bir kez daha küresel kapitalizm (“dünya” diye de bilinir) şeytani bir düşmanın saldırısı altında. KüreselKap’a bir huzur yok. Komünizmi yenip küresel ideolojik hegemon olduğu andan itibaren, şeytani düşmanın biri bitti öbürü başladı.
Soğuk Savaşı kazanmasını kutlayıp, acımasızca yeni yapılandırmalara ve her şeyi özelleştirmeye yeni başlamıştı ki, aniden “İslamcı Teröristlerin” vahşi saldırısında uğradı ve Irak ve Afganistan’ı işgal etmeye mecbur kaldı, bir çok insanı öldürüp işkence etmeye, bütün Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmaya, herkesi yasadışı yollardan izlemeye..biliyorsunuz işte, Teröre Karşı Savaş.
Sonra, tam Teröre Karşı Savaş hız kesiyor gibi görünürken ve geriye bir tek “kendi kendilerini radikalleştirmiş” teröristler kalmışken, nihayet KüreselKap herşeyi ve herkesi huzur içinde özelleştirip borçla köleleştirmeyi bitirmek üzereyken, bak sen şu işe, yine saldırıya uğradık, bu sefer Rusya destekli, neo faşistlerin küresel komplosunca, Brexit’e sebep oldular ve Trump’ı seçtiler ve Corbyn’le Bernie Sanders’ı seçmeye çalıştılar, Fransa’ya sarı yeleklileri musibet ettiler ve Batı Demokrasisinin dokusunu fitne eken Facebook memeleriyle tehdit ettiler.
Ne yazık ki, Teröre Karşı Savaş’ın aksine, Popülizme Karşı Savaş o kadar da iyi gitmedi. Dört yıl savaşın ardından KüreselKap (Neoliberal Direniş diye de bilinir)..tamam Corbyn’i de Sanders’ı da yediler ama, Rusyagate algı operasyonunu ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve Trump’la dört yıl, İngiltere’de Johnson’la kim bilir kaç yıl daha ufukta göründü (Johnson gerçekten Avrupa Birliği’nden ayrıldı), ve Sarı Yelekliler bir yere gitmiyordu ve, açıkçası, “popülizm” hala yükselişteydi (gerçekte değilse de gönüllerde ve zihinlerde).
Böylece, nasıl Popülizme Karşı Savaş, Teröre Karşı Savaş’ın yerini aldıysa (veya onu yeniden tanımladıysa), Ölüme Karşı Savaş’ın da Popülizme Karşı Savaş’ın yerini alması (veya yeniden tanımlaması için) resmi olarak ilan edildi..bu (tahmin ettiğiniz üzere) bir kez daha “yepyeni bir normali” piyasaya sürmenin zamanı geldi demek.
Bu yeni normalin mahiyetinin ne olacağı, şu anda, yanılgıya yer bırakmayacak kadar açık.. o kadar açık ki bir çok insan bunu göremiyor çünkü zihinleri bunu kabullenmeye hazır değil, o yüzden gözlerinin önünde olsa da bunu tanımlayamıyorlar. Westworld dizisindeki Dolores gibi, “hiç bir şeye benzemiyor” onlar için. Geri kalanlarımız içinse, oldukça totaliter görünüyor.
Yaklaşık 100 gün içinde, bütün kapitalist imparatorluk de facto bir polis devletine dönüştü. Anayasal haklar askıya alındı. Çoğumuz ev hapsindeyiz. Polis yeni acil durum önlemlerine uyum sağlamayanları topluyor.Toplu taşımadan yolcuları indiriyor, evrakları eksik insanları tutukluyor, taciz ediyor, dövüyor, korkutuyor ve “kamu sağlığına zararlı” olduğuna karar verdiklerini keyfi olarak gözaltına alıyor.
Otoriteler, açıktan insanları evlerinden zorla çıkartarak karantina altına almakla tehdit ediyor. Polisler sokaklarda kaçak büyükannelerin peşinde. Kilise ve sinagoglardaki toplanmaları basıyorlar. Vatandaşlar elektronik kelepçe takmaya zorlanıyor. Yürüyüşe çıkmış aileler robotlar ve Orwellian droneler tarafından korkutuluyor.
Terörle mücadele ekipleri “kuralları bozanlara” karşı seferber ediliyor. ABD otoritelerinin “bilerek virüsü yaydığına” kanaat ettiği herkes tutuklanabilir ve corona teröristi olarak suçlanabilir. Yapay zeka firmaları temas ettiklerimizi ve hareketlerimizi izlemek için sistemler kurmak için hükümetlerle çalışıyor. Yakın tarihli bir Foreign Policy makalesinde şöyle diyor:
“Terörle mücadele benzetmesi kullanışlı çünkü pandemic politikasının nereye gittiğini gösteriyor. Yeni bir korona hastasının tespit edildiğini düşünelim. Test sonucu pozitif çıktığı anda, hükümet cep telefonu verisi ile temasta olduğu herkesi, belki bir kaç dakikadan fazla temasta olduklarına odaklanarak, tespit edebilir. Sonra, cep telefonu sinyaliniz karantina kararlarını uygulamakta kullanılabilir. Evinizden ayrılırsanız otoriteler bilecek. Telefonunuzu bırakırsanız size arayacaklar. şarjı bitirirseniz bir kaç dakika içinde kapınıza bir polis arabası gelecek”
Devam edebilirim ama olayı anladınız..ya da.. artık anlayan anladı.
Ölüme Karşı Savaş’ın ve “yeni normalimizin” gerçekten ürkütücü kısmı bu..totaliterlik değil. (Dikkatle izleyenler için KüreselKap’in küresel bir polis devleti kararı alması hiç de şoke edici olmadı. Demokrasi simülasyonu iyidir hoştur, pasaklı kitleler huysuzlanmaya başlayana dek, sonrasında kimin ipleri elinde tuttuğunun hatırlatılması gerekir ki, şu ara bize yapılan bu.)
Hayır, ürkütücü olan, milyonlarca insanın nasıl anında eleştirel duyularını kapattığı, hizaya geldiği ve uygun adım yürüyüp histeri propogandasını papağan gibi tekrarladğı, sırf yürüyüşe veya koşuya çıktı diye komşularını polise ihbar ettiği (sonra da yere yatırılıp tutuklanırlarken, Schindlerin Listesi’ndeki kız gibi çığlık çığlığa onlara saldırdığı)..
Her yerdeler, tam şu anda, Internette, bu iyi niyetli faşistlerin milyonlarcası, resmi korona virus anlatısından en ufak sapmaya karşı devriye geziyorlar, herkesi manasız grafiklerle, bağlamsız ölüm istatistikleriyle, hasta akciğerlerin X-Ray görüntüleriyle, soğuk morg kamyonları ve toplu mezarların fotoğraflarıyla ve eleştirel düşünceye kısa devreye yaptırıp herhangi bir biçimde fikir ayrılığını bastırmayı amaçlayan diğer sansayonel korkularla bombalıyorlar.
Muhakkak ki korkakça ve mide bulandırıcı olan bu tip hareketler, yine de şaşırtıcı değil. Ne yazık ki, insanları yeterince terörize ederseniz, çoğunluk hayvani içgüdülerine geriler. Etik veya politika meselesi değil, kendini kollama meselesi. Toplumun normal yapısını iptal eder ve herkesi olağanüstü hal durumuna yerleştirirseniz..alfa şempanzenin öldüğü veya bir rakibi tarafından öldürüldüğü duruma benzer bir durum oluşur. Şempanzeler yeni hakimin kim olduğu açıkça ortaya çıkana dek bağırıp yüzlerini ekşiterek ortalıkta koşturur, sonra da teslimiyetlerini göstermek için diz çökerler.
Totaliterler bunu bilirler. Sadistler ve tarikat liderleri bunu bilirler. Hakimiyet kurduklarınız huysuzlanmaya ve sizin onlar üzerinde hüküm sürmeye hakkınız olup olmadığını sorgulamaya başlarsa, bir olağanüstü hal icat etmeniz ve herkesi korkutmanız gerekir ki, tarikatınızı, Anayurdu veya ne boksa, onu tehdit eden dışardaki şeytani düşmandan korunmak için yüzlerini yine size dönsünler. Bir kez daha yuvaya döndüler ve sizin hakimiyet hakkınızı sorgulamayı kestiler mi, böyle bir olayın yeniden yaşanmaması için herkesin uyması gereken yeni kural setlerini yürürlüğe koyabilirsiniz.
Şu anda olanın bu olduğu aşikar. Ama büyük ihtimalle bilmek istediğiniz..neden olduğu? Ve neden tam da bu anda oluyor?
Yine iyisiniz, bir teorim var.
Hayır, Bill Gates’i içermiyor teorim, Jared Kushner, DSÖ, ve şeytani uzaylı 5G teknolojisi ile kıymetli vücut sıvılarımızı kirleten Çinli Yahudileri de içermiyor. Bunlardan biraz daha heyecansız ve soyut (belki bu karakterlerden bazıları biraz alakalı olabilir gerçi..Çinli Yahudiler veya Şeytani Uzaylı İlluminati değil de..)
Şimdi, ben bireylerden ziyade sisteme odaklanmaya çalışıyorum (küresel kapitalizm gibi). Ve belli bir anda güç sahibi olan bazı bireyler yerine iktidar yapılarına. Olaylara böyle bakınca, küresel lockdown ve yepyeni normalimiz bir anlam kazanıyor. Azıcık sabredin bana şimdi, biraz karmaşık olabilir.
Şu an yaşadığımız, küresel kapitalizmin Soyetler Birliği’nin çöküşünden sonra hegemon sistem halini almasıyla ortaya çıkan post-ideolojik iktidar yapısının evrimleşmesi. Böylesi bir küresel-hegemon sistemde, ideolojiler ıskartaya çıkartılmıştır. Sistemin dış düşmanı kalmamıştır, dolayısıyla ideolojik rakibi yoktur. Küresel hegemonik sistemin düşmanları, tanımı gereği, sadece iç düşmanlar olabilir. Her savaş, bir ayaklanma halini alır, sistemin içinde bir isyan, zira artık sistemin dışı yoktur.
Artık sistemin dışı olmadığı (dolayısıyla dışsal bir ideolojik rakip bulunmadığı) için, küresel hegemonic sistem ideolojiyi tamamen ekarte eder. İdeolojisi “normallik” halini alır. “Normalliğe” karşı her meydan okuma “anormallik” olarak yaftalanır, “normdan sapma”, ve otomatik olarak gayrımeşru ilan edilir. Sistemin sapmalar ve anormalliklerle tartışmasına gerek yoktur (kendini meşru kılmak için rakip ideolojilerle tartışmaya mecbur kaldığı zamanlardaki gibi). Sadece onları saf dışı bırakması gerekir. Çatışan ideolojiler patalojiler gibi görünür: sistemin sağlığına varoluşsal tehditler.
Başka türlü ifade edersek, küresel-hegemonik system (yani küresel kapitalizm) beden halini alır, tek beden, dışarıdan rakibi olmayan, ama saldırıya içeriden uğrayan..teröristler, radikaller, popülistler, her kimse. Bu iç rakipler küresel-hegemonik bedene tıpkı bir hastalık gibi saldırırlar, kanser gibi, bir enfeksiyon veya virus gibi. Ve küresel-hegemonik beden diğer herhangi bir beden gibi tepki verir.
Tanıdık geliyor mu?
Umarım geliyordur, çünkü şu anda yaşanmakta olan bu. Sistem (yani küresel kapitalizm, bir odada oturmuş aşı satmak için bir dolandırıcılık planlayan bir kaç adam değil), geçen dört yılın popülist kalkışmasına tahmin edilebilir bir reaksiyon gösteriyor. KüreselKap, hegemonik bedenine saldıran virüse saldırıyor. Hayır, koronavirüs değil. Çok daha yıkıcı ve bulaşıcı bir virüs..kapitalizme ve post-ideoloji ideolojisinin hegemonyasına direnme virüsü.
Eğer, bu koronavirüsün, şu an insanlığın çoğunluğuna uygulanan totaliter olağnüstü hal uygulamalarını haklı çıkartacak bir şey olmadığı sizin için aşikar değilse, önümüzdeki bir kaç ay içinde aşikar olacak. “Sağlık otoritelerinin” her şeyi “Covid-19” ölümü saymak için tüm çabalarına ragmen, rakamlar gerçeği gösterecek. “Uzmanlar” şimdiden baştaki kıyamet öngörülerini unutturmaya, ayar çekmeye ve bağlamını açıklamaya çalışmaya başladılar. Medya, histerinin tonunu düşürüyor. Şov henüz sona ermedi ama, yavaş yavaş sona yaklaştığını hissedebiliyoruz.
KüreselKap, her türlü, günler, haftalar veya aylar sürsede, totaliteryanizmin ayarını kısacak ve bizi dışarı bırakacak ki, küresel ekonomiden geriye ne kaldıysa işimize dönelim..ve hepimiz ne kadar şükran dolu olacağız! Sokaklarda büyük kutlamalar olacak, balkonlarda şarkı söyleyen İtalyan tenorlar, dans eden hemşireler! Sarı ceketliler pes edecek, Putin-Nazileri meme yapmayı bırakacak ve Amerikalılar Biden’ı başkan seçecek!
Tamam tamam, son kısım hariç ama, asıl demek istediğim, yepyeni bir normalimiz olacak! İnsanlar tüm bu popülizm saçmalıklarını unutacaklar ve borçlarının faizini ödeyebilecekleri ne Mcİş bulurlarsa şükredecekler, çünkü..aaa küresel kapitalizm ev hapsinde yaşamaya kıyasla o kadar da kötü değil!
Öyle olmazsa da KüreselKap için sorun değil. Bizi yine kilit altına almak zorunda kalacaklar, ve kilit altında tutmaya devam etmek, süresizce, aklımızı hale yola koyana kadar. Yani, bir şey yapacağımız da yok zaten, değil mi? Bunu belli etmedik mi? Tabii, yine ahlayıp vahlayıp vırvır konuşacağız ama yine o toplu mezarların ve cenaze araçlarının fotoğraflarını çıkartıverecekler, ve tüm o korkutucu tahminleri, ve Nazi ispiyon hatları tekrar çalmaya başlayacak ve…