Konu Aşı Değil, Aşı Pasaportlarının Siyasi Kullanımı

CanerFlenktir
3 min readAug 18, 2021

--

Kaynak: https://illwill.com/green-pass

Giorgio Agamben

Bir ülke farkına varmadan korku ve tahammülsüzlük iklimine yuvarlandığında — İtalya’da bugün yaşananın bu olduğu şüphesiz – beklendiği üzere, aşı ve aşı pasaportları etrafında dönen tartışmanın da en çarpıcı yanı, tehdit olarak algılanan itirazların hesaba alınmasını geçtim direkt çöpe atılıyor olması; o da eğer alay ve aşağılamaya konu edilmiyorlarsa. Aşının, tüm itikatlarda olduğu gibi, dini bir sembol olduğu söylenebilir, dost ve düşmanı, lanetlileri ve müminleri ayırmaya yarayan bir parola işlevi görüyor. Aykırı görüşleri hesaba katmayı reddeden bir iddianın dini değil de bilimsel olduğu nasıl iddia edilebilir?

Bu nedenle, benim için esas sorunun aşı olmadığını özellikle belirtmem gerekiyor, keza müdahelelerimin esas derdi salgın değil, bunların baştan beri nasıl yönetildiği, politik olarak nasıl kullanıldığıydı. Massimo Cacciari ile birlikte altına imza attığım metinde yer alan endişelerime yanıt olarak, birileri pervasızca endişe edecek bir şey olmadığını “çünkü demokraside yaşadığımızı” söylediler. Neredeyse iki yıldır olağanüstü hal durumunda olan, bireysel özgürlükleri şiddetle kısıtlayan uygulamaların kararnemelerle ilan edildiği (medyanın Draghi’nin kararnamesi demesi özellikle önemli, sanki bu karar tek bir adamdan kaynaklanıyormuş gibi) bir ülkenin artık bir demokrasi olmadığını kabul etmemek nasıl mümkün olabiliyor? Bulaşa ve sağlığa odaklanmanın bizi politik alanda devam eden Büyük Dönüşüm’ü, tıpkı faşizmde olduğu gibi, radikal değişikliklerin Anayasa’yı değiştirmeden yapılabiliyor olmasını, algılamamızı engellemesi nasıl mümkün olabiliyor? İstisnai ve koşullu önlemlerin bitiş tarihinin verilmemesi ama sürekli yenilenmeleri gerçeği karşısında bir durup düşünmek gerekmiyor mu? Sanki hükümetlerin tekrarlamaktan bıkmadıkları üzere, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, ve alıştığımız bazı özgürlüklerle sosyal hayatın bazı temel yapılarının süresiz olarak yürürlükten kalktığı teyit edilmek isteniyor. Eğer bu dönüşümün — ve bundan kaynaklanan toplumun giderek artan depolitizasyonunun –bir süredir devam ettiği olduğu kesinse, hala zamanımız varken bu sürecin sonuçlarını tartmak ve durdurmak en önemli işimiz değil mi? Yönetildiğimiz modelin artık disiplin değil denetim toplumu olduğu zaten farkedilmekteydi, bu denetimin daha ne kadar genişletilmesine razı olacağız?

Aşı pasaportları denen politik sorun, tıbbi bir sorun olarak aşının kendisi ile karıştırmadan bu bağlamda değerlendirilmeli (geçmişte birçok farklı aşı ürettik, hiçbirinde de iki vatandaş kategorisi arasında ayrımcılık yapılmadı). Aslında sorun, bu her ne kadar ciddi bir tehdit olsa da, sadece ikinci sınıf vatandaşlara yönelik ayrımcılık değil, ayrıca pasaportlarından aptalca bir gurur duyanların yaygın ve sınır tanımaz denetimi. Yine soralım, sinemalara veya restoranlara girerken pasaportlarını gösterme zorunluluğu nedeniyle, tüm hareketlerinin denetime tabii olacağını farketmemeleri nasıl mümkün olabiliyor?

Yazımızda, “propiska” ile Sovyetler Birliği vaatandaşlarının bir yerden diğerine giderken göstermek zorunda olduğu pasaport ile bir kıyas yapmıştık. Maalesef, yasal-politik bir benzetmenin ne olduğunu açıklama gereği doğmuş gibi görünüyor. Haksızca, aşı pasaportlarının neden olacağı ayrımcılık ile Yahudilere yapılan zulmü kıyaslamakla itham edildik. Sadece bir aptalın, birbirinden bariz şekilde farklı olan bu iki olayı eşitleyebileceğini kesin olarak belirtmek gerekiyor. Aynı şekilde, tamamen hukuki olan bu benzetmeyi incelemeyi — ben hukuk ilmi aldım- , iki yasayı, Yahudiler hakkındaki faşist mevzuat ile aşı pasaportlarını kurumsallaştıran mevzuatı karşılaştırmayı da aptallar redderler. Her iki hükmün de kararnamelerle yürülüğe konduğunun ve ikisinin de –sadece pozitivist bir hukuk anlayışına sahip olmayanlar için- kabul edilemez olduğunun altını çizmek gerekli olabilir, çünkü öne sürülen bahaneler ne olursa olsun, belli bir kategorideki insanlara karşı ayrımcılık üretilmesine yol açıyorlar ki, bu konuda bir Yahudi’nin özellikle hassasiyet göstermesi beklenir.

Politik hayal gücü yerlerde olanlar için tekrarlayalım, tüm bu önlemlerin, toplumu yönetenlerin kafasındaki Büyük Dönüşüm bağlamına oturtulması gerekiyor; eğer — ki bu da gayet olası — bu önlemler tamamen kontrolden çıkmış bir teknoloji makinesinin önüne geleni silip süpürmesi değilse. Yıllar önce Fransız hükümetinin kurduğu bir komisyon, şahısların tüm biyolojik verileri ve olası bazı başka bilgileri içerin bir çip taşıyan yeni bir Avrupa kimlik belgesinin oluşturulması konusunda fikrimi almak için beni huzurlarına çağırdı. Aşı pasaportunun, uygulanması her nedense gecikmiş bu belgeye yönelik ilk adım olduğu bana aşikar görünüyor.

Hakaretlere başvurmadan diyalog kurmakla ilgilenenlerin dikkatine sunmak istediğim son bir şey var. İnsanoğlu, kendisine yaşamı için sebepler ve gerekçeler uydurmadan hayatta kalamaz. Bu sebep ve gerekçeler her çağda dinler, efsaneler, politik inançlar, felsefe ve her türlü idealler formunda var oldu. Öyle görünüyor ki bugün, en azından insanlığın en zengin ve teknolojik olarak ilerlemiş kısmı için, bu gerekçeler kayboldu. Bunun sonucunda insanoğlu belki de ilk kez, salt biyolojik varoluşu ile başbaşa kaldı ve bunu kabullenmekte zorlanıyor. Sadece bu, hep birlikte yan yana yaşamaya devam ettiğimiz basit bir yaşamı kucaklamaktansa, her hangi bir ideal gerekçelendirmesi kalmamış çıplak hayatın sürekli olarak hastalık ve ölümle tehdit edildiği amansız bir sağlık terörünü kurumsallaştırmaya neden ihtiyaç duyulduğnu açıklayabilir. Özgürlük adına özgürlüğü feda etmek nasıl saçmaysa, salt yaşayakalmak adına, yaşamayı anlamlı kılan şeylerden vazgeçmek de mümkün değildir.

-Temmuz 30 2021

--

--