Küresel Starbuckistan’ın İncili Asilzadeleri
Orjinali: https://redkahina.substack.com/p/some-simple-things-very-hard-to-see
Son zamanlarda, benim katipler/büro memurları demeye alıştığım (kendi içinde anlamlı ancak eski sınıf ayrımlarının bölmekte olduğu geniş bir kitle) insanlara yönelik yoğun bir propaganda sürüyor. Bu izleyici sektörüne yönelik propagandanın bir kısmı, WEF sponsorluğunda bir çok Youtube içeriği üreten Gollum rolündeki palyaço Yuval Hariri’den geliyor. Bu içerikler sanki bazı sunumların sonuç bölümlerinden alınmış gibi görünmekle beraber, öyle değiller. Öncesinde bir argüman sunulduğu ve söylenenlere ilişkin kanıtların anlatıldığı yok. Özetle, insanların çoğu gereksizleşti diyor. Kime göre neye göre? Görünen o ki, kendisine göre. İnsanlar fazla ve gereksiz.
“Artık size ihtiyacımız yok” diyor, dümdüz, sivri fare suratıyla, sanki izleyen herkes bu delinin çimlerini biçmek için işe alınmayı umuyormuşçasına. Ama tabii aptalı oynuyorum: aslında bilimsel — ideolojik bir paradigma inşasını üstü kapalı şekilde ima ediyor, eski tip mafya terörü tarzında, asla açık seçik olmadan; aynı zamanda 21. Yüzyılda olduğumuz ve ikna teknikleri çok gelişmiş olduğu için, dinleyeni rahatlatan bir boşluk bırakıyor, bu boşluğun ima ettiğini de kullanıyor. Elbette, ihtiyacımız olmayan siz, SİZ değilsiniz. Öyle olsa zaten size Youtube videosu çekmekle bile uğraşmazdı. Youtube’da bu klipleri izleyen siz dinleyiciler, şöyle düşünmeye davet ediliyorsunuz: belki ben de onun tarafındayım. Gereksiz olanlar onlar, benim/senin/bizim kahvemizi yetiştirenler. Onları bir kalabalık olarak gözünüzde canlandırabilirsiniz, bir kitle, çoğalması tehlikeli bir kitle, büyümeleri engellenmeli: Hariri’nin klibini izleyen tüketiciler bu gereksiz kitleyi Mekke’de topluca dua edenler, Gazze’de bir tabut taşıyanlar, Haiti’nin başkentinde veya Mumbai varoşlarında tıkış tıkış kaynayanlar olarak görmeye yönlendiriliyor. (Arada şarlatanların eklediği bazı yeni imajlar da var, ama hepsi yeni oluşturulmuş bazı niş kitleler için güncelleme amaçlı, Amerikan bayrakları sallayıp dans ederken maske takıp hekim önlükleri giyen, kübiklerde laptoplarına yazan tipler).
Üstü örtülü biçimde bu insanların bir zamanlar bir işe yaradığını anımsamaya kodlanıyorsunuz, Brooklyn ağaçlarında yetişmeyen şeyleri size sağlamakla falan. Sizin sabah kahvesi içebilmenizin teminatıydılar. Şimdi artık Yuval Hariri telefonunun ekranına dokunarak size sonsuz kahve sağlayabilir, ve bir drone bu kahveyi sizin Kafka Koffee kupanıza göklerden dökebilir. Bu insanlar gereksiz, ve artık kime göre ve neye göre olduğunu biliyoruz. Sana/size/bize göre gereksiz. Yerlerine o telefon ve o drone geçecek. Iron Man’in uçan elbisesi, ev yapımı bira da yapabiliyor. Elbiseyi Hariri kendi imal etmiş.
Ve tüm bunlar, beceremese de, yüzeysel propoganda ile gerçeğe daha uygun olan gizli bir mesajın üstünü örtmeye çalışıyor: Algoritma Ustası Oz’a göre gereksiz olan aslında kahveyi yetiştirenler değil, sensin, kahveyi içen. Ve senden kurtulmak diğerlerinin çoğunu gerçekten gereksiz kılacak. Yaptığı işler efektif bir şekilde otomatize edilen sen/sizsiniz. Senin sınıfının ataları, katipler, katipliğin faydasını görmüşlerdi çünkü okuma yazma az bulunan ve kıymetli becerilerdi. Şimdi yazılımlar imla kontrolü yaparken, bu malın marjinal faydası sıfıra yakınsadı, entelektüeller emperyal hakim sınıf için gereksizlermiş gibi görünüyor. Programlar zihninizi çaldılar ve becerisizleştirilmiş zihni emek sahibi sınıfın yaptığı her işin daha iyisini yapabilirler. Teknoloji filmlerde bile en boktan en beceriksiz aktörleri iyi aktörler kadar satılabilir kılıyor. Sadece bu entelektüel emek katmanında, robotların muadillerinden daha iyi olduğunu ve toplam emeği azalttığını görüyoruz. Tümörünüzü ameliyat eden robotlar, hala neşter kullanan doktorlardan daha becerikli cerrahlar gerektiriyor, ARTI o robotun inşası, taşınması, bakımı ve elektriği için çeşitli emeğe ihtiyaç var. SADECE katipler gerçekten gereksizler, çünkü becerileri evrenselleşti ve otomasyona uygun, üstelik yerine yazılım kullanılması katibin insan doğasından kaynaklanan tüm problemleri de (bastırılamaz özgürlük ve adalet, zevk ve dinlenme isteği gibi çok karmaşık şeyler) yok ediyor, geriye sadece hakim sınıfın istedikleri kalıyor. Bize/size sunulan propoganda rüyalarının insanlar olarak hem Tanrı olma yolunda ilerlediğimizi, hem de Şeytan’ın ta kendisi olduğumuzu satmaya çalışmasının nedeni bu.